Utopia'dan herkese selamlar :) Bu kez bir başyapıt okudum ve inceledim. Kitap 1516 yılında Hümanist yazar Thomas More tarafından kaleme alınmış, ve kitap içerisindeki incelemede de görüleceği üzere İngiliz Hümanizminin başyapıtı olarak nitelendiriliyor.
Tamamen kurgusal ve yazarca ideal görülen toplum düzeninin anlatıldığı var olmayan bir ada ve bu adayı toprak edinmiş dışarıdan iletişime kapalı bir ülkede geçen hikaye kendi içinde iki bölümden oluşuyor. Birinci bölüm, uzun uzun anlatılacak ada hayatına girizgah gibi düşünülebilir. İkinci bölümse adanın fiziksel konumu ve özelliklerinden başlayarak, ülkenin şehirleri, yönetimi, vatandaşların yaşayışları, kölelik, evlilik, dini inançlar gibi başlıklar altında verilen detaylı bilgilerden oluşuyor.
Bilgiler Vespucci'nin yanında seyahat etmiş ve bu vesileyle tesadüfen adayla yolu kesişmiş bir gemici tarafından sıkmadan, akıcılıkla anlatılıyor. Çünkü tüm bu detaylar bir ders kitabı edasında değil, Hümanist akımın öz fikri, insanın yaradılışında hiçbir kötülük bulunmadığı, Tanrı'nın yarattığı bu ulu varlığın kusursuz akılcılıkta toplumlar kurabileceği düşüncesi etrafında veriliyor. Yazıldığı dönemin toplumlarına yaptığı sıkı eleştiriler ise ne yazık ki günümüz toplumları için de geçerli.
Kapak resmini gördüğünüz İş Bankası Yayınları baskısında orijinal adı "Utopia" olan kitabın çevirisi çok değerli isimler tarafından yapılmış: Sabahattin Eyüboğlu, Vedat Günyol ve Mina Urgan.
Bu baskıda ayrıca kitabın bitimi sonrasında Mina Urgan'ın incelemesi bulunuyor. Bu kısım da kitap kadar kıymetli. Çünkü kitabı, yazıldığı dönemi ve yazarı daha iyi anlayabilmeye yardımcı oluyor. Thomas More'un yaşamı, ölümü; Platon'un "Devlet"i ile Utopia'nın karşılaştırılması, bu kitaptan sonra yazılan diğer ütopyalar üzerine değerli bilgiler mevcut. Bu yönüyle de her kitaplıkta olması ve okunması gereken bir kitap olduğunu düşündüğüm için incelememi paylaşıyorum. Keyifli okumalar.
Altı Çizili Cümleler
- Milyonlarca çocuğu bozucu, körletici bir eğitimin pençesinde bırakıyorsunuz. Erdem çiçekleri açabilecek bu körpe fidanlar gözlerinizin önünde kurtlanıyor, büyüyüp suç işledikleri zaman yani içlerine çocukluktan giren kötülük tohumları acı meyvelerini verdiği zaman ölüm cezasına çarptırıyorsunuz onları. Sizin yaptığınız nedir, biliyor musunuz? Asma zevkini tadabilmek için hırsızlık yaratmak.
- Malın, mülkün kişisel bir hak olduğu, her şeyin parayla ölçüldüğü bir yerde toplumsal adalet ve rahatlık hiçbir zaman gerçekleşemez. Ama siz aslan payını kötülere bırakan bir toplumda doğru bir yan bulursanız, büyük çoğunluk yoksulluk içinde kıvranırken doymak bilmez bir avuç insana memleketin bütün zenginliklerini sömürten bir devlet mutlu olabilir derseniz o başka.
- Utopia'da para denilen şey, karşılıklı alışverişlerde hemen hiç kullanılmaz. Para olağan ama olmayabilecek belalı durumlar için saklanır. Altın ve gümüş bu memlekette, tabiatın onlara verdiği değeri taşırlar sadece. Bu iki maden demirden çok daha aşağı görülmekle beraber, insan için su ve ateş kadar yararlı sayılır. Az bulunmalarından ötürü değerli sayılmaları insanoğlunun çılgınlığına verilmeli. Tabiat, o eşsiz ana, altın ve gümüşü yararsız, boş nesneler olarak çok derinlere gömmüş; oysa havayı, suyu, toprağı, iyi ve gerçekten yararlı olan her şeyi gözler önüne sermiştir.
- Bir insan size kötülük yapmadıkça düşmanınız sayılamaz; tabiat bağları güçlü bir anlaşmadır; candan saygı ve iyi niyet, laflardan da yazılı anlaşmalardan da çok daha sıkı bağlar insanı birbirine.