27 Ağustos 2021 Cuma

Ağustos 2021

Uzuuun bir aradan sonra yeniden merhaba :)

Nisan ayında bırakmıştım buraları, Eylül'de dönüyorum. Yaz tatili diyelim :) Medeni halimi pandemiye rağmen değiştirmeyi başardım. Başardık. Artık evli ve mutluyum.

Nisan'dan bu güne elbette ki okumadım değil, ama önce evliliğe hazırlık, sonra düğün, akabinde evlilik hayatı derken tempom epey düştü, yalan yok. 

Temmuza geldiğimizde evet artık kitaplarıma dönüyorum dedim. Bu defa önce herkesi derinden etkileyen yangınlar, sonrasında sel felaketi yaşadık ülkece. Durum buyken bakın ben de bu kitabı okudum, şurada şunu anlatmak istemiş, herkese tavsiye ederim demedim, diyemedim.  

Ülkede hala dert edinilecek çok şey var maalesef. Ama okumak da şart, okumamız şart. Bu yüzden yeniden herkese merhaba.

Bu süreçte okuduğum kitapların incelemelerini en kısa sürede ekleyeceğim. 

Umarım hepimizi güzel zamanlar bekliyordur.

Sevgiyle kalın.

Kitapla kalın.

Selin.

 

31 Mart 2021 Çarşamba

Mart 2021

 


Mart ayı performansı biraz düşük geçen bir ay oldu. Ocak ayından bu yana istikrarlı şekilde düşüşüm devam ediyor, farkındayım, özeleştirimi de yapıyorum. 

Bir defa yasakların hafiflemesi gezme tozma değil ama iş halletme bakımından verimli oldu, bunu inkar edemem çünkü malum evlilik hazırlıkları tam gaz.
Kendime daha az zaman ayırdığım da doğru. Ama işte hayat mücadelesi diyelim.

3 kitapla kapattım ve sadece 6 saat ayırabildim kitap okumaya. Ama hiç değilse incelemelerimi yazdım. 
- Eugene Grandet - Honore de Balzac
- İnsan Neyle Yaşar - Lev Tolstoy
- Evlilik - Jane Austen
Hepsi blogda mevcut. 

Nisan ayı mart ayından daha güzel olacak eminim çünkü ramazan geliyor ve haftasonları yine sokağa çıkmak yasak :D:D

Biz de kitap okuruz bol bol, napalım?

Herkese bol kitaplı günler.

Selin.  

Evlilik - Jane Austen

 

Jane Austen İngiliz Edebiyatının önemli yazarlarından birisi. Kült denebilecek öne çıkmış romanları büyük bir kesim tarafından okunuyor, beğeniliyor. Ancak bu kitap onun baştan sonra yazdığı, kurguladığı bir roman ya da öykü kitabı değil. Mevcut dört adet romanından evlilik başlığı altında örneklendirilebilecek bölümler alınarak tek bir kitap haline getirilmiş. 

İçerisinden bölümler alınan kitaplar: 
Aşk ve Gurur
Northanger Manastırı
Akıl ve Tutku
İkna

Ticari kaygıyla yapıldığına inanmak istemiyorum, bu tarz kısa kısa pasajlar okumayı sevenler hedeflenmiş olabilir. Ancak adı geçen kitapları ayrı ayrı okumak bütünsellik ve karakter tahlili açısından daha anlamlı bence çünkü merak unsurunun devreye girmesiyle ortaya çıkan keyifle okuma hali ancak bu şekilde sağlanabiliyor. 

Başlığın evlilik olarak belirlenmesinin nedeniyse bahsi geçen kitaplarda anlatılan dönemin flört ve evlilik anlayışı, kadının toplumdaki yeri, toplumun evliliğe olan bakışı üzerine söz söyleyen bölümlerden oluşması. Ancak tabiri caizse ortadan alınmış birkaç bölüm kitabın bütününde ne kadarını işgal eder ya da ana temaya ne derece hizmet eder sorusu, yukarıdaki dört kitabı okumadıysanız cevapsız kalıyor. 

Mutlaka tavsiye ederim dediğim bir kitap değil ne yazık ki. 

30 Mart 2021 Salı

İnsan Neyle Yaşar - Lev Tolstoy

Tolstoy'un en önemli kitaplarından biri. 

İnsan olmak, erdemli olmak, sevmek, affetmek üzerine çok anlamlı ve çok güzel bir hikaye. 

Kısacık, 56 sayfalık bu öykü kitabının anlattığı öğreti öyle kıymetli, öyle anlamlı ki okumakta geç kaldığım için kendimi kötü hissediyorum. 

Fakir ayakkabıcı Seymon yokluk içinde deri almak için alacaklılarından para toplamaya çalışırken yol kenarında çıplak vaziyette Mihail ile karşılaşır. Kıyafetlerini verir, eve götürür. Seymon'a göre daha gaddar olan karısı Matryona bu işe bozulsa da, mecburen eve gelmiş Tanrı misafirini kabullenir. 

Mihail, Seymon ve eşinden hızla ayakkabıcılığı öğrenirken öykünün sonunda onlara öyle bir ders verir karı kocanın hayata bakışı tümden değişir. 

İnsanca yaşamanın, insanlık vasfını taşımanın birinci şartı koşulsuz sevgi ve merhamettir, öğretisinden yola çıkılan bu öyküyü çok sevdim. Günlük hayatta bunaldığım, üzüldüğüm hatta bazen ne yazık ki isyan ettiğim noktada okumaya karar verdim. 

Mihail, unutamayacağım kahramanım oldun. 

Okuyun, okutun. 

Çok kıymetli. 


Altı Çizili Cümleler

- Ekmek pahalı, emek ucuzdu.

- Adam bir yıl sonrasına hazırlanıyor, ama akşama varmadan öleceğini düşünmüyor.

- Dünyada barış, insanda iyi niyet olmalı.

- Anladım ki Allah insanların birbirinden ayrı ayrı değil, tek vücut halinde yaşamalarını istediğinden; her birine kendi ihtiyaçlarını değil; her birine hepsi için gerekli olan şeyleri ilham ediyor.

- Birinden kötü bir söz işitirsen sessiz kal, kendi vicdanı rahat bırakmasın o kişiyi. 

- Anladım ki, insanlar kendilerini düşünerek yaşıyor gibi görünse de, hakikatte onları yaşatan tek şey sevgidir.
 

Eugenie Grandet - Honore de Balzac

Uzun zaman sonra klasik yazarlardan bir eser okudum. Can Yayınları'nın yeni bir kapak görseliyle yeniden yayımladığı Klasik Kadınlar serisinden Eugenie Grandet. 

Balzac, döneminin yaşantısını, kültürünü, toplum yapısını hep çok irdeleyen ve çok iyi anlatan eserler vermiş. Bu da onlardan biri. 

Fransa'nın taşra denilebilecek kasabalarından birinde yaşayan Grandet ailesinin hikayesini okuyoruz bu kitapta. Baba Mösyö Grandet oldukça cimri, malvarlığını fırsatçılıkla elde etmiş ve bu özelliği ailesiyle olan ilişkisini de epey etkilemiş bir baba karakteri. Kızı Eugenie Grandet ise Mösyö Grandet'nin kızı değilmişcesine saf, temiz duygulara sahip. Etrafındaki insanlarla olan ilişkisinde, kuzeni Charles ile yaşadığı duru aşk yaşantısında bunu çokça hissedebiliyoruz.

Kitapta cimriliğin, çıkarcılığın insan ruhunu nasıl ele geçirdiği, insani duyguları nasıl bertaraf ettiği Balzac'ın muhteşem kaleminden çok etkileyici bir şekilde anlatılıyor. Okurken karakterden nefret etmek, onu soğuk ve itici bulmak işten bile değil. 

Yine Eugenie'nin yaşadığı duygusal çalkantılar, yaptığı tercihler, sevdiği adamdan ayrı kalışı ve buna rağmen merhametini, saflığını ve insanlığını kaybetmemesi okurun gözünde kahraman olmasına sebep oluyor. Bu da yazarın başarısı. 

Ben kitabı okurken çok keyif aldım. Klasik okumayı sevenlere tavsiye ediyorum. 


Altı Çizili Cümleler

- Günümüzün inanılan tek tanrısı, bütün gücüyle para.

- Gökyüzü ile yeryüzü çıkarları arasında sürekli bir düello vardır. 

- Evlilikte aşk, gerçekleşmeyen bir düştür.

- Kadının yanılgısı neredeyse her zaman iyiye olan inancından ya da doğruya olan güveninden kaynaklanır.

- İnsanoğlunun korkunç kaderi! Cehaletten ileri gelmeyen hiçbir mutluluk yoktur.

 

28 Şubat 2021 Pazar

Şubat 2021

 

Su gibi akıp geçen bir Şubat ayı. Koşturuyor zaman gibi hissediyorum bugünlerde.

Bu ay Ocak ayına göre daha az zaman ayırabildim okumak için. Yine geçtiğimiz aya göre daha endişeli günler geçirdim. Gelecek kaygım daha yoğundu. Çalışmalarıma biraz daha hız verdim. Ve bir de bir oyuna dadandım, eski farmville günlerime geri döndüm :) Zamanımı aldığını kabul ediyorum ama bugünlerde yeterince dolu olan kafamı onunla dinlendiriyorum.

40 kitap hedefim devam ediyor. Muhtemelen yıl sonunda buna ulaşmış olacağım. 

Şubat ayını 5 kitapla kapattım. Böylelikle yıllık toplamda 12 kitaba gelmiş oldum.

Totalde 987 sayfa okudum. 

Bunun için 12 saat zaman ayırdım. 

Yine de verimli bir ay olduğunu düşünüyorum. Okuduğum 5 kitaptan 3ünün incelemesi blogda mevcut. Diğer ikisininki önümüzdeki hafta eklenmiş olacak. 

Umarım Mart ayı okumaya daha fazla vakit ayırabildiğim bir ay olur. 

Herkese sağlık, huzur ve kitap dolu günler.

Selin.

25 Şubat 2021 Perşembe

Kaza Süsü - Sunay Akın

 

Sunay Akın, hayatımda okumaktan en çok hoşlandığım yazarların başında geliyor. Kendisini bir kitap fuarında söyleşi yaparken çok kısa süreliğine tesadüfen dinleme fırsatı bularak tanıdım, sonra tüm söyleşilerini internet üzerinden takip etmeye çalıştım. Çalıştığım kurumun etkinliğinde 2 saat canlı olarak dinledim ve hayranlığım çok daha arttı. 

Her cümlesinde kendime bilmediğim bir şeyler kattığımı hissettim, vizyonumu genişlettiğini fark ettim. Çocuk olmak, çocukluğun yetişkinlik üzerindeki etkileri üzerine fikirleri, yalnızca henüz ziyaret edemediğim Oyuncak Müzesi bile başlı başına onu çok önemli ve kıymetli kılıyor gözümde.

Söylemlerini, insanı hiç sıkmayan, konudan konuya hiç takılmadan bağlayan anlatımlarını çok sevmenin yanı sıra kitaplarından da çok keyif aldım. Bugüne kadar okuduklarım hep deneme türündeydi. Bu defa şiir kitabını okumuş olmaktan çok keyif aldım. Kısa kısa şiirlerden oluşan 55 sayfalık kısacık kitabın içinden öyle cümleler çıktı ki, 500 sayfaya bedeldi. Kitabı bitirdikten sonra kitaplığıma kaldıramadım çünkü elimin altında dursun, ara sıra ortasından bir sayfa açıp bir şiir okuyayım istiyorum. 

Alın, okuyun, okutun.

Altı Çizili Cümleler

- Kutsal kitaplarda
aramam boşuna 
bir işaret
bilirim ki kuşların 
silah sesinden 
ürkmediği gün 
kopacak kıyamet.

- İki çocuk
rahatlıkla oturduğumuz 
kapının eşiğine 
kendi başıma zor sığıyorum bugün
büyüdükçe insan 
yalnız mı kalıyor ne?

- Meydanlar ki gamzelerindir İstanbul
bak, göreceksin; 
bir mayıs gününde tutuşacağız el ele
ve sen bizlere yeniden
gülümseyeceksin!


19 Şubat 2021 Cuma

Yazamadığım Romanın Öyküsü - Yiğit Okur


Yazamadığım Romanın Öyküsü. Bir gazete haberinden ilham alınarak başlandığı ifade ediliyor. Bu gazete haberi kitabı oluşturan üç bölümden birinin adı. Diğer bölümler Margörit ve Beklenmeyen Bir Rastlantı.

Gazete haberi kahramanımızın dikkatini şu şekilde çekiyor: Bâle şehrinin hayvanat bahçesindeki eşeğe cinsel tecavüzde bulunan Türk işçi beraat etti. Yargıç, eşekle cinsel ilişkiye girmek sanığın örf ve adetinde olduğu gerekçesiyle beraatine karar verdi.

Kitabın bundan sonraki bölümlerinde kahramanımız habere konu olan Türk işçiyle bir vesileyle bir araya gelip kendini onu kollarken, ona sahip çıkarken sonrasında ise akıbetini öğrenmeye çabalarken buluyor. 

Bazı bölümlerde anı yaşamak, geçmişi geçmişte bırakmak gibi sorgulamalar mevcutken, bazı bölümlerinde ise yargıcın örf ve adete dayandırarak verdiği berraat kararına ilişkin sorular soruluyor. 

Türk örf adetleri, Avrupa Birliği ile olan ilgisi üzerine ufak tespitler de mevcut. 
Kısa, yalın bir dille yazılmış, çokça dialoga yer verilmiş, kolay okunur bir kitap.
Yiğit Okur'un okuduğum ilk eseri. Diğerlerini de okuma hevesi uyandırdığını söyleyebilirim. Herkese keyifli okumalar.   

Altı Çizili Cümleler

- Hayal gücümüz asla masum değildir.

- Roman gerçek değildir ki, bir izdüşümdür. Gerçek olsa belgesel olur, belgesel de roman değildir. 

- Bakışta söz yoktur. Kaldı ki, sözcükler ne kadar yetersiz, cılız, hastalıklıdır. Anlatanla dinleyenin, yazanla okuyanın aynı titreşim içinde oldukları anlar ne kadar enderdir. Oysa bir bakış, tek bir bakış... Sözsüz, sözcüksüz...

17 Şubat 2021 Çarşamba

Eşyanın Tabiatı - Mark Miodownik

Eşyanın Tabiatı, aşağıdaki "Pek çok bakımdan alelade bir fotoğraf" açıklamasıyla 5. sayfasında yer edinmiş fotoğrafla başlıyor. Yazar dairesinin terasında çay içerken çekilmiş gerçekten sıradan bir fotoğraf. Özelliği ve kitapta yer almasının sebebi şu ki, fotoğrafta yer alan 10 adet malzeme hitabın ana konusunu oluşturuyor. 

Üstüne dünya kurduğumuz malzemelerin olağanüstü öyküleri. Çelik, kağıt, beton, çikolata, plastik, cam, porselen kitapta yer verilen malzemelerden bazıları. 

Kitap anlattığı malzemelerden ötürü teknik bilgiyle dolu sıkıcı bir kitapmış gibi hissettirse de, okumaya başladığınızda hiç de öyle olmadığını görüyorsunuz. Çok fazla görsellikten, resimlerden faydalanılmış olması malzemenin kolay tanınmasını sağlıyor. Bunun yanısıra bilimsel bilgilere daha az yer verilirken, her bir malzeme mutlaka yazarın kendi yaşamında onu ilk fark ettiği, ya da onunla ilgili ilk ilginç bilgiyi öğrendiği andan anlatılmaya başlanıyor. 

Her malzeme ile ilgili çok ilginç bilgiler var kitapta. Örneğin kırık çıkıkların tedavi sürecinde alçının içerisine sağlamlığı artırması için sargı bezi konarak uygulanması Türkler tarafından bulunmuş bir teknikmiş. 

Çikolata'nın kelime anlamı "acı su" demek imiş. 

Plastik fildişi bilardo toplarının üretiminin yüksek maliyetli olması sebebiyle kullanılmaya daha doğrusu denenmeye başlamış. 

Romalılardan önce pencerelere cam konmaz, adına da rüzgar gözü (wind eye) denirmiş. 

Elmas ve kurlun kalem ucu atom dizilimleri farklı olan aynı iki maddeymiş. 

Kitap kokusu aslında çürük kokusuymuş.

Bu ve bunun gibi başka bir çok ilginç bilgiyi okumak çok keyifliydi. Edebiyata, romanlara biraz ara vermek isteyenlere tavsiyemdir. 

Herkese keyifli okumalar.

Altı Çizili Cümleler 

- Kitaplar, toplu halde bakılınca bir kütüphaneden daha fazlasını ifade eder, kimliğimizi tanımlar.

- Kalitesiz beton, saatli bombadır ve dünyanın dört bir yanına dağılmıştır. 

- Bir nesneyi gizledikten sonra ortaya çıkararak, alma verme eylemini bir ritüel haline getiren ve o nesneyi bir armağana dönüştüren, kağıttır.

- "Elmaslar ölümsüzdür" sloganını uydurarak, tektaş nişan yüzüklerinin ebedi aşkın yegane gerçek ifadesi olduğu fikrini icat ettiler. 



13 Şubat 2021 Cumartesi

Son - Ayşe Kulin

Bir Ayşe Kulin kitabı daha. 

Aslında Kanadı Kırık Kuşlar ve Kördüğüm kitaplarının devamı ancak tek başına da güzel, akıcı, insanı saran bir hikaye.

Kitabın en başında ana kahraman veya anlatıcı olarak düşünülen karakterin sonunu okuyunca o kitabı daha hızlı bitirdiğimi fark ettim bu kitapla. Daha çekici olduğunu düşünüyorum ve bende daha fazla merak uyandırıyor.

Bu kitapta hikaye Derya'nın anlatmasıyla başlayıp tesadüfen tanıştığı Esra, eşi Hakan, babasının evinde çalışan İbo ve Nebahat, komiser Vural ve diğer karakterlerin kendi ağızlarından anlatımıyla devam ediyor. Bu tarzda anlatımı karakterlerin kendi bakış açılarından dinlediğimi hissettirdiği için daha çok seviyorum. Hem de zekice bölümlendirilmiş olması kitabı daha kolay okunur kılıyor. 

İki kadın, Derya ve Esra'nın hikayelerini ben çok sevdim.

Biri evli ve çocuklu, diğeri bekar bu iki kadının dik duruşlarını, toplum içinde yer edinmeye çalışırken radikal kararlar alma çabalarını takdir ettim. 

Tesadüfler sonucu çok kısa süreyle bir arada kalmış fakat özellikle birinin hayatının kalan bölümünde bu tanışmanın izlerini hep taşıyacağı hikayeyi çok severek okudum.

Tavsiye ediyorum.

Herkese keyifli okumalar.

Altı Çizili Cümleler 

- Denize doğru akarken, birbirine karışan nehirler gibi... Ben seni hiç unutmayacağım, sen beni hiç hatırlamayacaksın.

- Geleceği göremeyen çoğu yaşıtım gibi, ben de gergin ve çaresizdim. Boşuna dememişler, coğrafya kaderdir diye. Sadece kader mi, kederdi de!

- Gerçek hep kocaman bir keşke oluyor.

- Beni hiç düşünme... Hayat bana her koşula uymayı öğretti.
 

10 Şubat 2021 Çarşamba

Aylak Adam - Yusuf Atılgan

 

Şubat ayının ilk kitabıyla merhaba.

Yusuf Atılgan'ı ilk kez okudum. Aylak Adam'ın da Türk Edebiyatı'nın tanınmış eserlerinden olduğunu biliyordum. Şubat 2021 bunun için doğru zamanmış :)

Kitap 4 mevsimin isimleriyle adlandırılmış 4 bölümden oluşuyor. Babasından kalan miras sayesinde çalışma ihtiyacı hissetmeyen aylak bir adamın gözünden gündelik yaşam anlatılıyor gibi görünse de, içerisinde ciddi psikolojik çözümlemeler mevcut. Günlük yaşamımızda her an karşılaşabileceğimiz, standart denilebilecek toplum insanının gel-gitleri ve derinlerde yaşadıkları acılarına tanık oluyorsunuz.

İsim kullanmayı sevmeyen hatta aidiyet hissetmeyip gereksiz bulan aylak adam, yalnız, kendini fazlasıyla düşünmeye vermiş, her gün yürürken hem kendisi hem karşılaştığı diğer insanlar üzerinde düşünen ve okurken okuru da düşünmeye sevk eden bir karakter. Bu sebeple bir roman için az sayfa sayısına sahip olmasına rağmen ağır ilerliyor çünkü gündelik hayatla ilgili basit diyerek geçiştirdiğimiz, önemsemeden atladığımız olaylarda bile sorgulanacak, sindirmeden geçilmeyecek tespitleri bulunuyor.

Mektuplar ve günlükleri de barındıran Aylak Adam'ın en önemli teması çocukluktan kalma travmalarına bağlı olarak yaşadığı sevgisizlik hissi ve maddi sıkıntı ve çalışma zorunluluğu olmadan gezerek, okuyarak, görerek yaşamak insana gerçek mutluluğu sağlayıp sağlamayacağı üzerine yaptığı sorgulama. Bakıldığında iş yaşamı stresinden uzak olmak, para kazanmak zorunda olmamak biz modern dünya kölelerine uzaktan hoş gelebilir ama işe yarama duygusundan yoksun olmak, üretme hazzından ya da verilen hizmetlere ilişkin manevi tatmin duygusundan mahrum olmak uzun vadeli gerçek mutluluğu elde etmemizi sağlamaz. Bence. Kitapta da bu sorgulama güzel işlenmiş. Ben Yusuf Atılgan'ın tarzını sevdim. Diğer kitaplarını da okuma isteği uyandırdı. Tavsiye ederim.

Herkese keyifli okumalar.

Altı Çizili Cümleler

- İnsanları yalan söyledikleri zaman dinlemeyi severim. Olmak istedikleri ama olamadıkları "kişi"yi anlatırlar.

- Bir gün sana dünyada katlanılacak tek şeyin sevgi olduğunu öğreteceğim.

- Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine. Ben toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: Gerçek sevgiyi!

- Hep böyleydi. Bir şey en gerektiği anda olmazdı.

- Ne yamansınız dökme kalıplarınızla; bir şeyi onlara uydurmadan rahat edemezsiniz. 

 

31 Ocak 2021 Pazar

Ocak 2021

 

Yılın ilk ayını bitirdik bile. Ve ben çok hızlı geçtiğini düşünüyorum kendi adıma, sanki daha dün yeni yılı kutluyor gibiydik. 

Zamanını geçmesi benim için biraz göreceli aslında çünkü yılın ikinci yarısında inşallah, umarım evli, çalışan kadın rolüme giricem. Bu sebeple hem zaman geçtikçe heyecanlanıyorum hem de beni biraz daha yoğun zamanlar bekliyor. Bu sebeple mümkün olan her zamanda kitap okumaya çalışıyorum, belki sonra bu kadar zaman ayıramayabilirim.

Bu yıl için kendime 40 kitap hedefi koymuştum. Geçen yıl hedeflediğim kadar kitap okuyamamam biraz motive etti beni ve bu yıl olucak dedim. Tabi yaşayarak görücez.

Ocak ayını 7 kitapla tamamladım. 

Toplamda 2418 sayfa okudum.

Bunun için 27 saat zaman ayırdım. 

Bence verimli bir ay oldu. Okuduğum kitaplardan çok keyif aldım. Okuyup bitirdiğim gibi inceleme yazıları yazmaya da özen gösterdim ki etkisi azalmadan aktarabileyim.

Ocak ayında okuduğum tüm kitapların incelemelerini geçmiş postlarda görebilirsiniz. Umarım Şubat ayı da en az Ocak ayı kadar verimli geçer. 

Okumazsak olmaz.

Selin.








Bir Çöküşün Öyküsü - Stefan Zweig

 

Hızımı alamayıp bugün bir Stefan Zweig öyküsü daha okudum :) 

Şu ana kadar okuduğum 3 Stefan Zweig öyküsünde de dikkat ettiğim bir nokta var. Öykülerde çok az dialog bulunuyor. Buna rağmen öyküyü okumaktan hiç sıkılmıyorsunuz. Genelde hikayenin anlatımını durağanlıktan çıkarmak için konuşmalara yer verilir, anlatımda dialoglardan yararlanılır. Zweig o kadar başarılı bir öykü anlatıcısı ki buna ihtiyaç duymuyor, dialoglar olmadan da hikayeyi akıcılığını bozmadan aktarabiliyor.

Bu öyküde de kahramanımız Madame de Prie bir dönem Fransa'nın yönetimini üstlenmiş, mektuplarıyla insanların hayatlarını değiştirmiş, emirler vermiş bir kadın. Gün geliyor görevinden azledilerek sürgüne gönderiliyor. Burada önceki şaşaalı hayatının aksine acı ve yalnızlıkla başbaşa kalıyor. Çöküşü de böyle başlıyor. 

Ruhen boşluğa düşmesi sonucu yaşadıkları psikolojik tahliller yapılarak aktarılıyor. Köy yaşamı ile yaşadığı çatışma, eski günlere duyduğu özlem ve kendisini bekleyen trajik son bir kadın penceresinden çok iyi aktarılmış.

Tavsiye ediyorum, herkese keyifli okumalar.

Altı Çizili Cümleler

- Tek bir insanın diğeri için neler ifade edeceğini hiç bilmemişti, çünkü hiç yalnız kalmamıştı.

- Ruhu çoktan ölmüştü: Geriye kalan sadece bedenini öldürmekti. 

- O da kadınların çoğu gibi tümüyle başkalarının ruh halinden beslenirdi. Arzulandığı zaman güzeldi, zeki insanların arasında nüktedandı, gururu okşandığında kibirliydi, sevildiği zaman aşıktı.  

Bir Kadının Yaşamından 24 Saat - Stefan Zweig

 

Bir Kadının Yaşamından 24 Saat. Okuduğum ikinci Stefan Zweig öyküsü. 

Kitap eşini kaybetmiş soylu bir kadının tatil için yerleştiği otelde başlar. Evli bir kadının genç bir adamla kaçması ve bunun otel misafirlerince sorgulanması ile yıllar önce yaşadığı "bir" günü anlatma ihtiyacı hisseder. Ve grupta seçtiği birine kendi hikayesini anlatmaya başlar. 

Kumar tutkunu bir gençle bir kumarhanede tanışması, yüzünden çok ellerini gözlemlemesi, ondan etkilenmesi ve ona yardım etmek istemesi hikayenin temelini oluşturur. Ancak esas konu 24 saat içinde hayatta yaşanabilecek hemen her duyguyu tatmış olmasıdır. En çok da ihaneti ve öfkeyi. 

Bir haftasonu okumasında keyifle okunup tamamlanabilecek bir kitap. Ben sevdim. Stefan Zweig'in diğer öykülerini de okuma isteği uyandırdı bende. Tavsiye ediyorum. Herkese keyifli okumalar.

Altı Çizili Cümleler

- Şahsen ben insanları yargılamak yerine, onları anlamaya çalışmaktan zevk alıyorum.

Uğruna bütün hayatımı bir kenara fırlatmaya hazır olduğum bir insan için, elinin tersiyle kovalayacağı bir sinek kadar değerim yoktu. 

- Yaşlanmak artık geçmişten korkmamaktan başka nedir ki...

- O elleri milyonlarca elin arasından tanırdım.

29 Ocak 2021 Cuma

Serenad - Zülfü Livaneli

"Serenade für Nadia" 
        Maximilian Wagner

İlk kez bir Zülfü Livaneli kitabı okudum ve kitapta kayboldum. Kitaba başlayacağımı Instagram hesabımda duyurduğumda çok etkileyici bir kitap olduğunu söyleyenler oldu. Ama itiraf etmeliyim ki bu kadarını beklemiyordum. 

Hatırı sayılır uzunlukta olmasına rağmen çok kısa sürede bitirdim çünkü iş dışındaki zamanlarımın çoğunda elimden bırakamadım. Bu benim için önemli bir ölçüt çünkü her kitap okumaya devam etmek konusunda bu kadar talepkar olmuyor. Kitabı bitireli 2 gün oluyor, incelememi yeni yazabiliyorum çünkü etkisinden kurtulamadım. 

4 kadın karakter: Maya, Ayşe (Maya), Semahat (Mari) ve Nadia (Katharina)

Biz hikayeyi üniversitede memur olarak çalışan Maya'nın ağzından dinliyoruz. Maya işi gereği profesör Maximilian Wagner ile tanışıyor. Sonrasında onun hikayesini dinlemeye başlıyor. Max'ın uğruna Serenad bestelediği büyük aşkı Nadia sahneye çıkıyor. Tüm bu hikaye Maya'nın anneannesi Ayşe ve babaannesi Semahat'ın hikayeleri ile birleşiyor çünkü Nadia, Ayşe ve Semahat çok benzer hayat hikayelerine sahipler, yaşam süreleri aynı olmasa da. Bu üç kadın doğdukları coğrafya sebebiyle zulüm görmüş, saklanma zorunluluğu duymuş, ve hatta isimlerini değiştirmek zorunda kalmışlar. Nadia diğer iki kadın kadar uzun ömürlü olamamış ve ne yazık ki Max'ın da ölümsüz aşkı olarak kalmış. 

Coğrafya kaderdir diyor kitap. Nüfus kağıdında doğum yeri olarak geçen bölümden çok daha fazlası, bize seçme şansı sunulmayan doğduğumuz coğrafya... Bununla birlikte ciddi bir tarih bilgisi... Hitler'in döneminde insanlara yapılan zulümler, devletler arası bürokrasinin filler tepişirken çimenler ezilir misali günahsız insanların yaşamına mal olması, yarım kalmış hayatlar... Hepsi çok etkileyici ve akıcı anlatılmış. Okurken bitmesini istemediğim sınırlı sayıdaki kitaplardan biri olduğunu söyleyebilirim. Okumalısınız, bu hikayeye tanık olmalısınız. Keyifli okumalar.

Altı Çizili Cümleler

- Haklı olanı güçlü kılamadığımız için güçlü olanı haklı kılıyoruz.

- Hiçbir iktidar masum değildir. Bütün iktidarlar öyle ya da böyle birinin katilidir. 

- Doğrudur; kitap okumak karın doyurmuyor. Ancak karnı tok, beyni boş adamlardan çektiğimiz kadar hiç kimseden çekmedik. 

- Yanımda olmanı istiyorum diyemediğim için bu yağmur içimi ıslatıyor dediğimi nasıl anlamaz? Düpedüz, sarıl bana dedikten sonra, sarılmanın ne anlamı kalır?  

 

24 Ocak 2021 Pazar

Talebe - Tara Westover

 

Talebe bir öz yaşam öyküsü. Yazar Tara Westover, Mormon bir ailenin 7 çocuğundan biri. 

Aile dışa tamamen kapalı bir çevrede, doktorlara, bilime, eğitime inanmayan yalnızca kıyamet inancıyla var olan, tüm ihtiyaçlarını doğadan karşılayan bir yaşam stiline sahip. 

Tara babasıyla ve diğer kardeşleriyle ağır işlerde çalışır. Okulla, hastaneyle bile 16 yaşına kadar tanışmaz, zira kimliği bile çıkarılmamıştır. 

Okumaya karar verdiğinde hayatı değişir. Ailesi ile eğitimi arasında seçim yapması gerekir, dışlanır, şiddet görür. Ama vazgeçmez. Ödeyeceği bedelleri, çekeceği acıları düşünür ve buna rağmen devam eder. 

Çizeceği yolu ararken yaptığı sorgulamalar, tek başına, ailesinden uzakta verdiği hayat mücadelesi ders niteliğinde. 

Son zamanlarda okuduğum en etkileyici kitaplardan biri diyebilirim. Kesinlikle okunmalı. Tavsiye ediyorum. İyi okumalar.

Altı Çizili Cümleler

- Sadece kendine bel bağlarsan şansın daha yüksek olur.

- Hayatım bana başkaları tarafından hikaye edilirdi. Bu anlatıcıların sesleri etkileyici, zorlayıcı ve mutlaktı. Kendi sesimin de onlar kadar güçlü olabileceği aklıma hiç gelmemişti.

- Ayrılık kalıcı mı, günün birinde geri dönmenin bir yolunu bulur muyum, bilmiyorum ama bana huzur getirdiğini biliyorum. 

- Erkekler zora düşmüş, kafası durmuş bir kadını kurtarma fikrine zaten bayılır. Tek yapmam gereken kenara çekilmek ve kahramanı oynama fırsatını ona vermekti. 

15 Ocak 2021 Cuma

Füreya - Ayşe Kulin

Cumhuriyet tarihinin ilk kadın seramik sanatçısı. Füreya Koral'ın hikayeleştirilmiş yaşam öyküsü.

Bu kitapla ilgili ilk belirtmem gereken şey kitabı bugüne kadar okumamış olmam konusundaki pişmanlığım. Yaşam öykülerini okumayı çok seviyorum, bu kitabı nasıl atlamışım, hiç bilmiyorum.

Kitabın bazı bölümleri Füreya'nın ağzından anlatılıyor, bazıları ise yaşadığı dönemin siyasi, toplumsal, kültürel olayları dış anlatıcı tarafından. 

Çocukluğu, ilk genç kızlığı, Atatürk'le tanışması ve hayatı boyunca yaşayacağı kıymetli anılar, evlilikleri, sağlık problemleri, seramikle tanışması. Tüm bunlar araya giren Füreya'nın anlatımıyla bir yapboz gibi birleşiyor. 

Atatürk, 9 yaşındaki Füreya'nın hatıra defterine şu notu yazıyor: Füreya Hanım, Görüyorum ki siz çok çalışkan bir insansınız. Millet sizden çok şey bekliyor. Siz çalışmalı ve bir şeyler vermelisiniz memlekete. Bu not Füreya'ya hayatı boyunca ilham oluyor ve hayatının her aşamasında, faydalı olacak bir şeyler yapmalıyım, hayatım sabun köpüğü gibi olmamalı bakış açısından hareketle üretmeye gayret ediyor. Ve tesadüf eseri, hastayken oyalanması için getirilen toprak onun hayatını tümden değiştiriyor. 

Yaşanmışlık ve tarih kokan çok akıcı bir kitap. Hayatımızın tutkusunu bulmak için ideal bir zaman dilimi olmadığını, bunun için hiçbir zaman vazgeçmememiz gerektiğini anlatması da benim için çok kıymetli. Dili, anlatımı çok sürükleyici. Çok kısa sürede bitirdiğim bir kitap oldu. Füreya Koral'ın hikayesini artık bildiğim için çok mutluyum. Tavsiye ediyorum. Keyifli okumalar.     

Altı Çizili Cümleler

- Yaşam insanlara affetmeyi de öğretiyor, ölümü kanıksamayı da.

- Bir insanın bedeninin yatağa bağlı kalması mı daha korkunçtur, yoksa ruhunun dört duvar arasına düşmesi mi? Ben her ikisini de yaşadım, biliyorum. İnanın bana, ikincisi daha azap veriyor, hem insanın kendine, hem de etrafındakilere. 

- Evet, kesinlikle bir hiçti hayat. Bugün varsan yarın yoktun. Ve eğer bugün varolacaksan, bir anlamı, bir sevinci olmalıydı bu varoluşun.                                                 

            

11 Ocak 2021 Pazartesi

Elveda Güzel Vatanım - Ahmet Ümit

 

Elveda Güzel Vatanım... 

"Ölüm, şehirlerimizi kaybetmeyle başlar, vatanımızı kaybetmeyle neticelenir. Sahi neydi vatan? Bir toprak parçası mı, uçsuz bucaksız denizler, derin göller, yalçın dağlar, verimli ovalar, yemyeşil ormanlar, kalabalık şehirler, tenha köyler mi? Şimdi farkına varıyorum ki, benim için bir tek vatan varmış, o da sensin... Seni kaybettiğim anda vatanımı da yitirmeye başlamışım."

Selanikli Müslüman genç Şehsuvar Sami'nin Selanikli Yahudi Ester'e olan büyük aşkı. Vatanı uğruna vereceği mücadeleyle onun arasında bir tercih yaptığını sanarken aslında ikisinin de aynı şey olduğunu keşfi ve ikisini de yitirmesi. Tüm bunların ışığında, yaşam, sevmek, "serdengeçti" olmak, sadakat, ihanet üzerine ciddi sorgulamalar. Ve tarihin kronolojik olarak anlatımı. 

Kitap Şehsuvar Sami'nin büyük aşkı Ester'e 16 gün boyunca günün farklı saatlerinde yazdığı mektuplardan oluşuyor. Her mektupta hislerinden ve günlük minvalinde yaşadıklarından kısaca bahsettikten sonra tarihin sayfalarına dönüyor. Bir araya gelişleri, ayrılışları ve Şehsuvar Sami'nin Ester'i arayışı çok hüzünlü ve etkileyici. Kitabın sonunda ise karakterlerin sürprizli sonu yer alıyor. 

Ahmet Ümit'in su gibi akıp giden, yoğun tarih bilgisi ve kalabalık tarihi karakterlere rağmen bir sayfasında bile sıkmayan çarpıcı anlatımıyla bu kitabı çok severek okudum.   

Şehsuvar Sami okuduğum karakterler arasında hüzünlü hikayeleriyle iz bırakanlardan oldu. Tavsiye ediyorum.

Altı Çizili Cümleler

- Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki bırakalım yarınımızı, bugünümüzden emin olmak bile mümkün değil.

- İnsanoğlu dünyanın en büyük muammasıdır.

- İnsan tarihin rüzgarı karşısında, okyanusa düşmüş bir ceviz kabuğu gibidir. Ne kadar şuurlu davranmaya çalışırsa çalışsın, kaderi dalgaların insafına kalmıştır.

- Dediğim gibi, bir sıkıntısı vardı; ne kadar saklamak istese de bir türlü başaramadığı derin bir keder. Aynaya baktığımda kendi gözlerimde görmeye alışkın olduğum keder.

9 Ocak 2021 Cumartesi

Aklımda Hep Sen - Kürşat Başar

Kürşat Başar çok severek okuduğum yazarlardan biri. Aşkı, kadını, hikayeyi çok sahici anlattığını düşünüyorum. 

Bu kitap da Ebru karakteri üzerinden işlenmiş hayatın içinden olaylarla, ağlaması, gülmesi, aşık olmasıyla tam bir kadın hikayesi. Ve bir film izlermişçesine sahne sahne canlanıyor. 

Babası tarafında küçük yaşta terk edilmiş bir kız çocuğu Ebru. Toplumda ne yazık ki fazlaca örneği bulunan bir durum. Bunun Ebru'da yarattığı travmatik etkiler, hayata zaten dezavantajlı başlayan bir kadının bu durumunun ilişkilerine, hayatının aşkı Ferhat'a yansıması... Bir kadının gözünden ve bir erkeğin kaleminden bu kadar başarılı olabilirdi. 

Daha önce Kürşat Başar'ın Başucumda Müzik isimli kitabında da bu şekilde hissetmiştim ve o kitap da beni çok etkilemişti. Bir gün onun için de bir inceleme yazısı hazırlamak istiyorum. Bu kitabı da roman severlere tavsiye ediyorum.  

Altı Çizili Cümleler

- O benim yazımdı. Her iki anlamda da...

- Hayır, aşk emek vermekle ilgili değil. Bunu artık biliyorum. O, ne senin, ne benim kafese kapatıp zaman zaman seveceğimiz gizemli bir kuş değil. Kimseye sormadan geliyor ve yine kimseye sormadan çıkıp gidiyor.

- İnsanın aklında, yüreğinde biri varken onu başkasıyla unutması imkansızdır. 

- Oysa aşkın kanıta ihtiyacı yok! Birini gördüğünde yokuştan aşağı çılgınca koşar gibi bir duygu hissediyorsan, kalbin yerinden fırlıyorsa aşıksın...

 


3 Ocak 2021 Pazar

Tarihi Değiştiren Kadınlar - Ali Çimen

 

Tarihi Değiştiren Kadınlar'ın hikayesini okuyarak başlamak istedim yeni yıla. 

Bugünlerde ne yazık ki kadınlarla ilgili hoş haberler duymuyoruz, öldürülenler, işkence edilenler... Her defasında, her biri için isyan etsek de, yeni bir haberle içimiz yanmadan gün geçmiyor.

Ali Çimen'in Popüler tarih adını verdiği dizinin bir kitabı: Tarihi Değiştiren Kadınlar. Konuşmalar, Savaşlar, Olaylar, Diktatörler, Bilginler ve bunun gibi başlıklardan oluşan diğer kitapları dizinin geri kalanı. 

Kitapta 30 adet kadından söz ediliyor. Dünya sahnesinde adı geçmiş, iyi veya kötü bir iz bırakmış 30 adet kadın. Yaşamlarının başlangıcı, dönüm noktaları, iz bırakmalarını sağlayacak gelişmeler, o dönemdeki ortam üzerine anlaşılır, günlük dilde bilgiler verilmiş. 

Her kadının kendisine ayrılan bölüm kısa notlarla bitirilmiş, bu sebeple çok akılda kalıcı. Güzel bir kitap. 

Kitapta hayatı konu edilmiş bazı kadınlar: Cleopatra, Hürrem Sultan, Hz. Hatice, Florence Nightingale, Marie Curie, Mata Hari, Rahibe Teresa, Eva Peron ve Oprah Winfrey. Her birinin yaşam öyküsünü, kendilerinin dünyaca ünlü olma sebeplerini ve yaşanan olayları ve bazılarının -ne yazık ki- hazin sonunu keyif alarak ve bilgilenerek okudum. Tavsiye ederim. 

Altı Çizili Cümleler

- "Yıkmaktan korktuğumun altını oyarım."                                                                                         Büyük Katerina

- "Kalemle, kılıcın yaptıklarından daha fazlasını yapabilirsiniz."                                                             Harriet Beecher Stowe

- "Bilimin kendi içinde inanılmaz bir güzelliği olduğuna inanıyorum. Laboratuvardaki bilim adamı, sadece bir teknisyen değil, aynı zamanda, doğanın sırları karşısında, peri masallarını büyük bir hayranlık ve şaşkınlıkla dinleyen bir çocuk gibidir."                                                                             Marie Curie

- "Sartre'la karşılaştığım zaman, her şeyi kazandığıma inanmıştım. Onun yanında kendimi gerçekleştirmem başarısızlığa uğrayamazdı. Şimdi kendi kendime şunu söylüyorum: Kurtuluşunu bir başkasında görmek, yıkılmanın en güvenli yoludur."                                                                          Simone de Beauvoir

- "Ben Mao'nun köpeğiydim. Kimi ısır dediyse, onu ısırdım."                                                              Jiang Qing

- "Hayattaki en büyük sır, aslında büyük bir sırrın olmadığıdır. Hedefiniz her ne olursa olsun, ona sadece çalışarak ulaşabilirsiniz."                                                                                                                              Oprah Winfrey

1 Ocak 2021 Cuma

Filiz Hiç Üzülmesin - Filiz Ali

 

2021'in ilk kitap incelemesi. 

Filiz Hiç Üzülmesin. Sabahattin Ali'nin objektifinden ve kızı Filiz Hanım'ın gözünden etkileyici ve hüzünlü bir yaşamöyküsü. 

Kitapta Sabahattin Ali'nin yaşamı kesitler halinde sunulurken 100'e yakın fotoğraf ile birlikte bir fotoğraf albümü gibi oluşturulmuş. 

Fotoğrafların büyük bölümü Sabahattin Ali'nin çektiklerinden oluşuyor. Kendisinin ve ailesinin bulunduğu fotoğrafların yanı sıra, bulunduğu yerlerden manzaralar da mevcut.

Kitabın hüznü ilk sayfadan başlıyor çünkü Filiz Ali kitabı annesine ve babaları siyasal, faili meçhul cinayetlere kurban giden bütün çocuklara adamış. Sabahattin Ali'nin öldürüldüğü ve uzun zaman sonra cesedinin tanınmaz halde bulunduğu dağa yaptırılmış üzerinde yazarın dizelerinin bulunduğu taş ile de bitirmiş:

"Başım dağ, saçlarım kardır,
Benim meskenim dağlardır."

Bir babanın öldürülüşü, ölüm haberinin bile çok geç alınması, bir mezar taşının bile olmaması... Bu korkunç travmatik durumun küçük bir kız çocuğunda bıraktığı izler, iyi bir çocuk olmadığı düşüncesine kapılarak kendini suçlaması... İnsan okurken çok etkileniyor. 

Çocuklar üzülmemeli...
 

2021...


2020 hepimiz için zor bir yıl oldu. 
Sağlığımızla, sevdiklerimizle sınandığımız bir yılı geride bıraktık. 
Hepimizde bir miktar travmaya neden oldu. 
"Kayıp yıl"dı tabiri caizse.


4-5 yıldır her yıl sonunda kendime mektup yazardım. Katıldığım bir kişisel gelişim eğitiminde tavsiye edilmişti. Hem geçen yılın bir muhasebesi hem de önümüzdeki yıl için yapılmak istenenlerin kısa özetini içerirdi ama mutlaka "Sevgili kendim" ya da "Sevgili Selin" ile başlatırdım. 


Geçen yıl yazdığım kendime mektubumda yeni sözlenmiş bir insandım, evlenecektim falan filan. Hani ilkokul Hayat Bilgisi dersinde yeni yıl bir bebek, geçip giden yılsa yaşlı, aksakallı bir dede olarak resmedilirdi ya. O yılın başındaki genç insan yıl sonunda ruhen ve hatta fiziken de yaşlı bir nineye dönüştü (Saçlarımdaki beyazlar artık sayılamayacak kadar çok). 


O sebeple bir çılgınlık yapıp bu yıl kendime mektup yazmadım. Geçen yılın muhasebesine mektupsuz da yapabilirim diye düşündüm. Gelecek yıl için zaten çok da umut dolu bi durum yok. Plan yapsan ne. Yaptık da noldu dedim sonra. Özetle vazgeçtim, yazmadım. 


Ama tabi yine insanoğlu. Yeni bir diziye, yeni bir elişine, bir kitaba, bir filme başlarken bile umutlanıyor. Hafif saf yaratıklarız bu yönden. O yüzden sağlıkla dolu, sevdiklerimizle yanyana, keyifli, mutlu, huzurlu bir yıl geçirelim. 


Hayal kurma motivasyonunu kendinde bulabilen, imrendiğim insanlar, umarım her şey dilediğiniz gibi olur. Dilerim 2021, kadınların can güvenliğinden endişe etmediği, çocukların eğitim hakkına eşit şartlarda ve kolaylıkla erişebildiği, hayvanların da en az insanlar kadar sevildiği bir yıl olur (bak safım işte, başladım hayal kurmaya). 


Ben şahsım adına elimden geldiğince, fırsat buldukça kitap okuyarak ve çalışarak geçirmeyi planlıyorum bu yılı. Arada bi de bi düğün mevzusu var. Onu da mümkün olduğu kadar az hasarla atlatabilirsek şahsen başka bi talebim, isteğim de yok kendi adıma. 


Herkese sağlıklı seneler diliyorum.


Kendinize iyi bakın. 
  

Selin.