Bu kitap da Ebru karakteri üzerinden işlenmiş hayatın içinden olaylarla, ağlaması, gülmesi, aşık olmasıyla tam bir kadın hikayesi. Ve bir film izlermişçesine sahne sahne canlanıyor.
Babası tarafında küçük yaşta terk edilmiş bir kız çocuğu Ebru. Toplumda ne yazık ki fazlaca örneği bulunan bir durum. Bunun Ebru'da yarattığı travmatik etkiler, hayata zaten dezavantajlı başlayan bir kadının bu durumunun ilişkilerine, hayatının aşkı Ferhat'a yansıması... Bir kadının gözünden ve bir erkeğin kaleminden bu kadar başarılı olabilirdi.
Daha önce Kürşat Başar'ın Başucumda Müzik isimli kitabında da bu şekilde hissetmiştim ve o kitap da beni çok etkilemişti. Bir gün onun için de bir inceleme yazısı hazırlamak istiyorum. Bu kitabı da roman severlere tavsiye ediyorum.
Altı Çizili Cümleler
- O benim yazımdı. Her iki anlamda da...
- Hayır, aşk emek vermekle ilgili değil. Bunu artık biliyorum. O, ne senin, ne benim kafese kapatıp zaman zaman seveceğimiz gizemli bir kuş değil. Kimseye sormadan geliyor ve yine kimseye sormadan çıkıp gidiyor.
- İnsanın aklında, yüreğinde biri varken onu başkasıyla unutması imkansızdır.
- Oysa aşkın kanıta ihtiyacı yok! Birini gördüğünde yokuştan aşağı çılgınca koşar gibi bir duygu hissediyorsan, kalbin yerinden fırlıyorsa aşıksın...