Maximilian Wagner
İlk kez bir Zülfü Livaneli kitabı okudum ve kitapta kayboldum. Kitaba başlayacağımı Instagram hesabımda duyurduğumda çok etkileyici bir kitap olduğunu söyleyenler oldu. Ama itiraf etmeliyim ki bu kadarını beklemiyordum.
Hatırı sayılır uzunlukta olmasına rağmen çok kısa sürede bitirdim çünkü iş dışındaki zamanlarımın çoğunda elimden bırakamadım. Bu benim için önemli bir ölçüt çünkü her kitap okumaya devam etmek konusunda bu kadar talepkar olmuyor. Kitabı bitireli 2 gün oluyor, incelememi yeni yazabiliyorum çünkü etkisinden kurtulamadım.
4 kadın karakter: Maya, Ayşe (Maya), Semahat (Mari) ve Nadia (Katharina)
Biz hikayeyi üniversitede memur olarak çalışan Maya'nın ağzından dinliyoruz. Maya işi gereği profesör Maximilian Wagner ile tanışıyor. Sonrasında onun hikayesini dinlemeye başlıyor. Max'ın uğruna Serenad bestelediği büyük aşkı Nadia sahneye çıkıyor. Tüm bu hikaye Maya'nın anneannesi Ayşe ve babaannesi Semahat'ın hikayeleri ile birleşiyor çünkü Nadia, Ayşe ve Semahat çok benzer hayat hikayelerine sahipler, yaşam süreleri aynı olmasa da. Bu üç kadın doğdukları coğrafya sebebiyle zulüm görmüş, saklanma zorunluluğu duymuş, ve hatta isimlerini değiştirmek zorunda kalmışlar. Nadia diğer iki kadın kadar uzun ömürlü olamamış ve ne yazık ki Max'ın da ölümsüz aşkı olarak kalmış.
Coğrafya kaderdir diyor kitap. Nüfus kağıdında doğum yeri olarak geçen bölümden çok daha fazlası, bize seçme şansı sunulmayan doğduğumuz coğrafya... Bununla birlikte ciddi bir tarih bilgisi... Hitler'in döneminde insanlara yapılan zulümler, devletler arası bürokrasinin filler tepişirken çimenler ezilir misali günahsız insanların yaşamına mal olması, yarım kalmış hayatlar... Hepsi çok etkileyici ve akıcı anlatılmış. Okurken bitmesini istemediğim sınırlı sayıdaki kitaplardan biri olduğunu söyleyebilirim. Okumalısınız, bu hikayeye tanık olmalısınız. Keyifli okumalar.
Altı Çizili Cümleler
- Haklı olanı güçlü kılamadığımız için güçlü olanı haklı kılıyoruz.
- Hiçbir iktidar masum değildir. Bütün iktidarlar öyle ya da böyle birinin katilidir.
- Doğrudur; kitap okumak karın doyurmuyor. Ancak karnı tok, beyni boş adamlardan çektiğimiz kadar hiç kimseden çekmedik.
- Yanımda olmanı istiyorum diyemediğim için bu yağmur içimi ıslatıyor dediğimi nasıl anlamaz? Düpedüz, sarıl bana dedikten sonra, sarılmanın ne anlamı kalır?