15 Aralık 2020 Salı

Ağ - Kemal Sayar, Berna Yalaz

"Hayatta gerçekleştirmeyi en çok istediğiniz ilk beş şeyi düşünün. 
Şimdi de gün içinde zamanınızı en çok ayırdığınız beş şeyi. 
Listeleriniz arasında ortak tek bir madde bile bulamayacağınıza eminim."

Bence çok etkileyici bir tespit. Etkileyiciliği içerdiği haklılık payından kaynaklanıyor. Bir günümüzü gözden geçirdiğimizde, farklı sosyal medya mecralarında nasıl vakit öldürdüğümüzü, bize hiç bir faydası bulunmayacak paylaşımlarda kaybolduğumuzu ve su gibi akıp giden zamanı fark edemeyişimizi kitap çarpıcı bir şekilde anlatıyor. 

Sanal alemde hissettiğimizi sandığımız anlık mutluluklar, kandırılışlarımız (sadece ilişkiler olarak düşünmeyin, reklamlar ve pazarlama sektörü de bunun bir parçası, hatta büyük bir parçası), başkalarının gerçek olduğundan o kadar da emin olmadığımız yaşamlarına bakarak adeta hipnotize olmamız ve sonrasında yaşanan mutsuzluk... Tüm bunların bizim benliğimize, psikolojimize, hayatımıza, bakış açımıza hatta sevdiklerimize olan etkisi...  Hepsi bu kitapta. Yaptığı doğru tespitlerin yanı sıra durumu biraz olsun değiştirebilmek için öneriler de mevcut. Hatta dijital detoks yöntemlerine bile yer verilmiş.  

Okurken düşündüren bir kitap olduğu için, okuması biraz uzun sürebiliyor, tabi ki bir roman akıcılığında olamaz. Ama ara ara sayfalarını karıştırmak işe yarayabilir, bu yüzden baş ucu kitabı olarak bile kullanılabilir bence. Hayata katkısı olacak kitaplardan biri olduğunu düşünüyorum.

Kitabın yazarlarından biri Kemal Sayar, bir psikiyatri profesörü, yazar ve çevirmen. Kendisinin bu konu ve psikoloji vb konular üzerine yazmış olduğu çok sayıda kitabı var. Diğer yazar Berna Yalaz ile ortak yayımladıkları bir kitapları daha var. O kitapta da internet çapındaki ilişkilerin değişimin inceliyorlar. Onun ismi "Sanal Aşk". Onu da en kısa sürede okumak istiyorum.

Özetle "Ağ - Sanal Dünyada Gerçek Kalmak" okunmaya değer bir kitap. Tavsiye ederim. İyi okumalar.

Altı Çizili Cümleler

- Bugün kendimizle o kadar sarhoşuz ki başka insanların yiyip içtiklerimizle, gittiğimiz tatille, çocuğumuzun doğum günüyle ilgileneceklerini sanıyoruz.

- Nihayetinde tüm selfie'ler tek bir şey söyler: Beni Beğen!

- Telefonlar her ne kadar hayatımızı kolaylaştırsalar da, hayattan keyif almamıza yarayan en önemli şeylerden biri olan anın içinde kalabilme yetisini tamamen kaybettik.

- Başkalarını nasıl da çekici, başarılı ve mutlu bir insan olduğumuza ikna etmeye çabaladıkça gerçekte en derinimizde, ta içimizde ne ölçüde yetersiz, başarısız ve mutsuz hissettiğimizi kendimize hatırlatmış oluyoruz.
 

7 Aralık 2020 Pazartesi

ErteleME! - Steve Chandler

Zaman yönetimi ile ilgili okuduğum en iyi kişisel gelişim kitabı. 

Kişisel gelişim kitapları ile ilgili hepimiz biraz önyargılıyız, ve birçoğunda da haklıyız, bunu biliyorum ama bu kitapla ilgili bahsedeceğim ilk nokta, tüm ana fikirler ayrı bölümler halinde ve çok yalın, kısa kısa, okuması ve anlaması çok kolay biçimde verilmiş. 

Zaman ana başlık olsa da, ilişkiler, para yönetimi, alışkanlıklar, motivasyon, mutluluk gibi önemli konu başlıklarına da ustaca değinilmiş. 

Hayatın her alanında listeleyerek, listeleri tamamlayarak, ertelemeden, yarım bırakmadan daha başarılı, daha mutlu, daha özgüvenli ve hatta daha zengin olunabileceğine ilişkin çok kıymetli bilgiler mevcut.

Ben çok beğendim, çok kısa sürede de okudum. Ama hayatımda uygulayacağım fikirler ve püf noktalarının etkisi çok çok uzun vadeli olacak, buna eminim. 

Ertelemeyin, okuyun :)

Altı Çizili Cümleler

- Hayatta neye odaklanırsanız o büyür. 

- Yapmayı seçtiğiniz şey için zaman yaratın.

- Beni sadece benim düşünce biçimim yıpratabilir. Aslında bu beni yıpratabilecek olan tek şey. Benim düşünce biçimim.

- Gurur duyacağı belirli bir kapasitesi olmayan, üretecek bir şeylere gebe olmayan, yeni ve güzel bir şey yaratamayan ve varoluşu zenginleştirmeyen bir tek insan bile gelmez bu dünyaya. Bu dünyaya bomboş gelen tek bir insan bile yoktur.

- Çelişkili bir durum gibi gözükse de, en büyük yaratıcılık, kendiniz için geliştirdiğiniz mümkün olan en sıkı plan dahilinde çalışınca gerçekleşiyor.


4 Aralık 2020 Cuma

Evlenilecek Kadın - Margaret Atwood

 

Margaret Atwood'u Handmaid's Tale (Damızlık Kızın Öyküsü) dizisi ile tanıdım. Kitabının konusundan yola çıkılarak dizi yapılmış olması ve distopik bir eser olmasıyla dikkatimi çekti. Dizinin ilk sezonunu ilgiyle izledim, hemen ardından kitabını da okudum. Diziden çok daha güzel bir deneyimdi kitabını okumak.

Sonrasında yazarın 24 yaşında yazmış ve yayımlatmış olduğu ilk kitabını okudum. Evlenilecek Kadın. 

Kitapta tüketici davranışları üzerine anket ve araştırmalar yapan bir şirkette çalışan Marian karakteri ve ev arkadaşı Ainsley ile diğer karakterler Len , Joe, Clara, Duncan ve Peter üzerinden kadın olmak üzerine bir hikaye anlatılıyor. 

Kitabın orijinal adı: "The Edible Woman". Yani "Yenilebilir Kadın". Yazar kitabın adına bir şekerci dükkanının vitrinindeki domuz biçimindeki acıbadem kurabiyelerine bakarken karar verdiğini yazmış kitabın önsözünde. Bunu bir sembolizm olarak kullanmış. Ana karakterin yaptığı kekin üzerine süslemelerle kadın resmi çizmesi ve sonrasında şekerden kadının başını vücudundan ayıran çatal darbesini kendisinin vurması bunun işareti.

Kariyerinde fena sayılmayacak bir noktadayken sevgilisi Peter'dan evlilik teklifi almasıyla kendini, insanlığını ve kadınlığını sorgulamaya başlayan karakterimiz, eski arkadaşı, uyumsuz karakter Duncan'ın da etkisiyle kendini bambaşka bir noktada bulur, beslenme tercihlerini değiştirir. Bir yandan da ev arkadaşı Ainsley'le birlikte toplumdaki kadın rolüne biçilen standart kriterlere karşı çıkar. Bir çocuk annesi ve ev sahibi kadın ise yalnız yaşayan bu iki kadına karşı tavırlarıyla toplumun ta kendisi rolünü tek başına üstlenir. 

Okurken çok keyif aldığım, aynı zamanda düşündüren bir kitap oldu, dili çok akıcı. Olay örgüsü insanı şaşırtan cinsten. Tavsiye ediyorum. Keyifli okumalar.

Altı Çizili Cümleler

- Öylesine içimize kapanmışız ki, kendimizden başka kimseyi görmez olmuşuz.

- İnsan ırkının gitgide dejenere olduğunu biliyoruz ve bunun tek nedeni insanların zayıf genlerini hiç düşünmeden sonraki kuşaklara geçirmeleri.

- Kendi kendine acımak bir süre sonra sıkıcı olmaya başlar. Ama bu senin kişisel çıkmaz sokağın, kendin icat ettin, oradan kurtulmanın yolunu da kendin bulmak zorundasın. 

- Eğer bireyler yolu açmazsa toplumlar nasıl değişebilir?

     

27 Kasım 2020 Cuma

Hikayeci - Jodi Picoult

Jodi Picoult anlatımını çok sevdiğim, kitaplarını okumaktan çok keyif aldığım bir yazar. Daha önce Cam Çocuk, Kız Kardeşim için, Eve Dönüş Şarkısı isimli romanlarını da beğenerek okumuştum. Çok değişik konuları çok sürükleyici bir tarzda ele alır, eserlerini hep okuyucuyu şaşırtarak bitirir. 

Bu kitabında da Sage isimli sıradan ve yalnız bir fırıncı kadının, bir başkasıyla evli sevgilisiyle ilişkisinden başlayan hikayesi terapi grubunda tanıştığı yaşlı adamla devam ediyor. Yaşlı adamın gençliğinde bir Nazi Kampında subay olduğunu öğrenmesiyle, çok sevdiği ninesinin geçmişini kurcalamaya başlıyor ve olaylar böyle gelişiyor.

Hikayenin devamında adalet duygusu, affetmek, affedilmek konularına değiniliyor. Ve elbette ki savaş, zulüm, insanlık suçları, özgürlüğü elinden alınmış insan çaresizliği çarpıcı şekilde ve çok sürükleyici bir dille anlatılıyor. 

Jodi Picoult'un her eserinde yaptığı mutlak iyi, mutlak kötü sorgulaması bu kitapta sanki daha gerçekçi işlenmiş, ben okurken çok etkilendim. Sage, Josef, Leo ve elbette Minka her bölümde tüyleri diken diken ediyor. Kesinlikle okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.

Keyifli okumalar.

Altı Çizili Cümleler

- İçinizde kocaman bir boşluk bırakan şeyin ne olduğu önemli değil. Önemli olan o boşluğun varlığı.

- Birini gerçekten seviyorsan onunla ilgili en iyi ihtimallere inanmak için nasıl çaba gösterirsin, bir bilsen.

- Siz belki savaşta olanları okumak istiyorsunuz ama bu, o hikaye değil. O hikaye bunun kadar önemli değil. Çünkü bu, benim hayatta kalmamı sağlayan hikaye.

- Doğru olanı yapacağını söyleyip yanlış olanı seçmek kolaydır, ama her duruma yakından bakınca sadece siyah ve beyaz seçenekler olmadığını görürsünüz. Grinin envai çeşit tonu da oradadır.

- Eğer kendiniz unutamıyorsanız sizi kimin affettiğinin bir önemi yok. 

21 Kasım 2020 Cumartesi

Utopia - Thomas More

 

Utopia'dan herkese selamlar :) 

Bu kez bir başyapıt okudum ve inceledim. Kitap 1516 yılında Hümanist yazar Thomas More tarafından kaleme alınmış, ve kitap içerisindeki incelemede de görüleceği üzere İngiliz Hümanizminin başyapıtı olarak nitelendiriliyor. 

Tamamen kurgusal ve yazarca ideal görülen toplum düzeninin anlatıldığı var olmayan bir ada ve bu adayı toprak edinmiş dışarıdan iletişime kapalı bir ülkede geçen hikaye kendi içinde iki bölümden oluşuyor. Birinci bölüm, uzun uzun anlatılacak ada hayatına girizgah gibi düşünülebilir. İkinci bölümse adanın fiziksel konumu ve özelliklerinden başlayarak, ülkenin şehirleri, yönetimi, vatandaşların yaşayışları, kölelik, evlilik, dini inançlar gibi başlıklar altında verilen detaylı bilgilerden oluşuyor. 

Bilgiler Vespucci'nin yanında seyahat etmiş ve bu vesileyle tesadüfen adayla yolu kesişmiş bir gemici tarafından sıkmadan, akıcılıkla anlatılıyor. Çünkü tüm bu detaylar bir ders kitabı edasında değil, Hümanist akımın öz fikri, insanın yaradılışında hiçbir kötülük bulunmadığı, Tanrı'nın yarattığı bu ulu varlığın kusursuz akılcılıkta toplumlar kurabileceği düşüncesi etrafında veriliyor. Yazıldığı dönemin toplumlarına yaptığı sıkı eleştiriler ise ne yazık ki günümüz toplumları için de geçerli.

Kapak resmini gördüğünüz İş Bankası Yayınları baskısında orijinal adı "Utopia" olan kitabın çevirisi çok değerli isimler tarafından yapılmış: Sabahattin Eyüboğlu, Vedat Günyol ve Mina Urgan. 

Bu baskıda ayrıca kitabın bitimi sonrasında Mina Urgan'ın incelemesi bulunuyor. Bu kısım da kitap kadar kıymetli. Çünkü kitabı, yazıldığı dönemi ve yazarı daha iyi anlayabilmeye yardımcı oluyor. Thomas More'un yaşamı, ölümü; Platon'un "Devlet"i ile Utopia'nın karşılaştırılması, bu kitaptan sonra yazılan diğer ütopyalar üzerine değerli bilgiler mevcut. Bu yönüyle de her kitaplıkta olması ve okunması gereken bir kitap olduğunu düşündüğüm için incelememi paylaşıyorum. Keyifli okumalar.

Altı Çizili Cümleler

- Milyonlarca çocuğu bozucu, körletici bir eğitimin pençesinde bırakıyorsunuz. Erdem çiçekleri açabilecek bu körpe fidanlar gözlerinizin önünde kurtlanıyor, büyüyüp suç işledikleri zaman yani içlerine çocukluktan giren kötülük tohumları acı meyvelerini verdiği zaman ölüm cezasına çarptırıyorsunuz onları. Sizin yaptığınız nedir, biliyor musunuz? Asma zevkini tadabilmek için hırsızlık yaratmak.

- Malın, mülkün kişisel bir hak olduğu, her şeyin parayla ölçüldüğü bir yerde toplumsal adalet ve rahatlık hiçbir zaman gerçekleşemez. Ama siz aslan payını kötülere bırakan bir toplumda doğru bir yan bulursanız, büyük çoğunluk yoksulluk içinde kıvranırken doymak bilmez bir avuç insana memleketin bütün zenginliklerini sömürten bir devlet mutlu olabilir derseniz o başka.

- Utopia'da para denilen şey, karşılıklı alışverişlerde hemen hiç kullanılmaz. Para olağan ama olmayabilecek belalı durumlar için saklanır. Altın ve gümüş bu memlekette, tabiatın onlara verdiği değeri taşırlar sadece. Bu iki maden demirden çok daha aşağı görülmekle beraber, insan için su ve ateş kadar yararlı sayılır. Az bulunmalarından ötürü değerli sayılmaları insanoğlunun çılgınlığına verilmeli. Tabiat, o eşsiz ana, altın ve gümüşü yararsız, boş nesneler olarak çok derinlere gömmüş; oysa havayı, suyu, toprağı, iyi ve gerçekten yararlı olan her şeyi gözler önüne sermiştir.

- Bir insan size kötülük yapmadıkça düşmanınız sayılamaz; tabiat bağları güçlü bir anlaşmadır; candan saygı ve iyi niyet, laflardan da yazılı anlaşmalardan da çok daha sıkı bağlar insanı birbirine. 

 

19 Kasım 2020 Perşembe

On Dakika Otuz Sekiz Saniye - Elif Şafak

Çok sevdim.

Her bir Elif Şafak kitabı bitirdiğimde kendimi tekme tokat dövülmüş gibi hissediyorum ve bir süre yeni bir kitap okumaya başlayamıyorum. 

Bu kitapta da Tekila Leyla'nın ve 5 candan dostunun çok çarpıcı, dehşet verici hikayesi insana vicdan muhasebesi yaptırıyor. Yaşananların sadece roman karakterlerinin başına gelen türden olmasını istemek ama kitabın sonu yaklaştıkça hepsinin birer Türkiye gerçeği olduğunu anlamak, bir yerlerde bunların halen yaşanıyor olduğunu bilmek... Çok üzücü. 

Tanık olduğum için gurur duyacağınız türden bir hikaye değil, aksine ürkütücü, acı, boğazınıza bir şey takılmış ve kurtulamıyormuşsunuz gibi... Buna rağmen elimden bırakamadım. 

Bir kadın karakterin yaşadıkları etrafında kadın erkek ilişkileri, Türkiye'de kadın olmanın getirdiği toplumsal beklentiler ve alışılagelmiş toplum düzeni üzerine eleştiriler de ustaca yapılmış. Dil, anlatım zaten bildiğimiz Elif Şafak tarzı.

Etkisinden bir süre kurtulamayacağı, şahane bir kitap arayanlara tavsiyem. 

Altı Çizili Cümleler

- Leyla'ya kalsa, insanlığın başına gelebilecek en kötü şey kıyamet değildi. Medeniyetin bir anda toptan silinip gitmesi ihtimali ürkütücüydü, doğru. Ama çok daha ürkütücü olan bir şey vardı; tek tek bizim kendi bireysel ölümlerimizin dünyanın düzenine zerre kadar etkisi olmadığını ve hayatın bizle ya da bizsiz ertesi sabah aynı şekilde devam edeceğini kavramak. En korkutucu olan bu değil miydi?

- Bazen en alışkın hissettiğin yer, aslında en az ait olduğun yerdir. 

- En ürkek insanların bile değiştiği bir an vardır. En korkak olanların bile korkmaktan bıktıkları bir eşik vardır. O eşik geçilmeyegörsün bir kez, korku kaybolur. 



 

12 Kasım 2020 Perşembe

Atomik Alışkanlıklar - James Clear

Okumaktan çok keyif aldığım, çok şey öğrendiğim kitaplardan biri. Paylaşmak istedim. 

Alışkanlıklarımızın hayatımızda ne denli yer kapladığı, yaşamımızda yapacağımız küçük değişikliklerin büyük resimde neleri değiştirebileceğini çok çarpıcı biçimde anlatıyor.

Kendi hayatı üzerinden ve dünyaca tanınmış kişilerden verdiği örnekleri çok etkileyici bulmadığımı söylemek zorundayım fakat buna rağmen özünde savunduğu fikir beni fazlasıyla ikna etti. 

Alışkanlık nasıl oluşturulur, nasıl değiştirilir, nasıl üzerine katılarak devam ettirilir ve nihayetinde nasıl terk edilir sorularına cevap vermiş, benim karşılaştığım en iyi kitap. 

Dili çok akıcı, sıkılmadan okunabiliyor ve çevirisi çok özenle yapılmış. 

Dahası yazar James Clear'ın resmi internet sitesinde kitapta anlattıklarına özdeş olmakla birlikte günlük hayata kolay adapte edilebilir tavsiyeleri içeren makaleleri mevcut. Dili İngilizce ancak ilgilenenler ziyaret edebilirler.  https://jamesclear.com/articles  

Altı Çizili Cümleler

- Başarı, hayatta bir kez yaşanan dönüşümlerin değil, günlük alışkanlıkların ürünüdür. 

- Alışkanlıklarımızı değiştirmek iki nedenden ötürü zorlayıcıdır: Yanlış şeyi değiştirmeye çalışırız ve alışkanlıklarımızı yanlış yönde değiştirmeye çalışırız.

- Alışkanlıklarınız kimliğinizi somutlaştırma şeklinizdir. Her gün yatağınızı toplayarak düzenli bir insanın kimliğini somutlaştırmış olursunuz. Her gün yazarak yaratıcı bir insanın kimliğini somutlaştırırsınız. Bir davranışı ne kadar çok tekrarlarsanız o davranışla bağlantılı kimliği de o kadar pekiştirirsiniz. 

- Parmağımızı şıklatarak ya da yepyeni biri olmaya karar vererek değişmeyiz. Azar azar, günbegün, alışkanlık üstüne alışkanlıkla değişiriz. Sürekli benliğimizin mikro evrimlerine maruz kalırız.

- Yapacağınız bir sonraki şeye, genellikle yapmayı henüz bitirdiğiniz şeye dayanarak karar verirsiniz. Hiçbir davranış tek başına gerçekleşmez. Her eylem bir sonraki davranışı tetikleyen bir işarete dönüşür. Yeni alışkanlıkla inşa etmek söz konusu olduğunda, davranışın bağlantılı oluşunu lehinize kullanabilirsiniz. Yeni bir alışkanlık inşa etmenin en iyi yollarından biri, her gün tekrarladığınız bir alışkanlığı teşhis edip yeni davranışınızı en üste istiflemektir. Buna alışkanlık istifleme denir.