30 Mart 2021 Salı

İnsan Neyle Yaşar - Lev Tolstoy

Tolstoy'un en önemli kitaplarından biri. 

İnsan olmak, erdemli olmak, sevmek, affetmek üzerine çok anlamlı ve çok güzel bir hikaye. 

Kısacık, 56 sayfalık bu öykü kitabının anlattığı öğreti öyle kıymetli, öyle anlamlı ki okumakta geç kaldığım için kendimi kötü hissediyorum. 

Fakir ayakkabıcı Seymon yokluk içinde deri almak için alacaklılarından para toplamaya çalışırken yol kenarında çıplak vaziyette Mihail ile karşılaşır. Kıyafetlerini verir, eve götürür. Seymon'a göre daha gaddar olan karısı Matryona bu işe bozulsa da, mecburen eve gelmiş Tanrı misafirini kabullenir. 

Mihail, Seymon ve eşinden hızla ayakkabıcılığı öğrenirken öykünün sonunda onlara öyle bir ders verir karı kocanın hayata bakışı tümden değişir. 

İnsanca yaşamanın, insanlık vasfını taşımanın birinci şartı koşulsuz sevgi ve merhamettir, öğretisinden yola çıkılan bu öyküyü çok sevdim. Günlük hayatta bunaldığım, üzüldüğüm hatta bazen ne yazık ki isyan ettiğim noktada okumaya karar verdim. 

Mihail, unutamayacağım kahramanım oldun. 

Okuyun, okutun. 

Çok kıymetli. 


Altı Çizili Cümleler

- Ekmek pahalı, emek ucuzdu.

- Adam bir yıl sonrasına hazırlanıyor, ama akşama varmadan öleceğini düşünmüyor.

- Dünyada barış, insanda iyi niyet olmalı.

- Anladım ki Allah insanların birbirinden ayrı ayrı değil, tek vücut halinde yaşamalarını istediğinden; her birine kendi ihtiyaçlarını değil; her birine hepsi için gerekli olan şeyleri ilham ediyor.

- Birinden kötü bir söz işitirsen sessiz kal, kendi vicdanı rahat bırakmasın o kişiyi. 

- Anladım ki, insanlar kendilerini düşünerek yaşıyor gibi görünse de, hakikatte onları yaşatan tek şey sevgidir.
 

Eugenie Grandet - Honore de Balzac

Uzun zaman sonra klasik yazarlardan bir eser okudum. Can Yayınları'nın yeni bir kapak görseliyle yeniden yayımladığı Klasik Kadınlar serisinden Eugenie Grandet. 

Balzac, döneminin yaşantısını, kültürünü, toplum yapısını hep çok irdeleyen ve çok iyi anlatan eserler vermiş. Bu da onlardan biri. 

Fransa'nın taşra denilebilecek kasabalarından birinde yaşayan Grandet ailesinin hikayesini okuyoruz bu kitapta. Baba Mösyö Grandet oldukça cimri, malvarlığını fırsatçılıkla elde etmiş ve bu özelliği ailesiyle olan ilişkisini de epey etkilemiş bir baba karakteri. Kızı Eugenie Grandet ise Mösyö Grandet'nin kızı değilmişcesine saf, temiz duygulara sahip. Etrafındaki insanlarla olan ilişkisinde, kuzeni Charles ile yaşadığı duru aşk yaşantısında bunu çokça hissedebiliyoruz.

Kitapta cimriliğin, çıkarcılığın insan ruhunu nasıl ele geçirdiği, insani duyguları nasıl bertaraf ettiği Balzac'ın muhteşem kaleminden çok etkileyici bir şekilde anlatılıyor. Okurken karakterden nefret etmek, onu soğuk ve itici bulmak işten bile değil. 

Yine Eugenie'nin yaşadığı duygusal çalkantılar, yaptığı tercihler, sevdiği adamdan ayrı kalışı ve buna rağmen merhametini, saflığını ve insanlığını kaybetmemesi okurun gözünde kahraman olmasına sebep oluyor. Bu da yazarın başarısı. 

Ben kitabı okurken çok keyif aldım. Klasik okumayı sevenlere tavsiye ediyorum. 


Altı Çizili Cümleler

- Günümüzün inanılan tek tanrısı, bütün gücüyle para.

- Gökyüzü ile yeryüzü çıkarları arasında sürekli bir düello vardır. 

- Evlilikte aşk, gerçekleşmeyen bir düştür.

- Kadının yanılgısı neredeyse her zaman iyiye olan inancından ya da doğruya olan güveninden kaynaklanır.

- İnsanoğlunun korkunç kaderi! Cehaletten ileri gelmeyen hiçbir mutluluk yoktur.

 

28 Şubat 2021 Pazar

Şubat 2021

 

Su gibi akıp geçen bir Şubat ayı. Koşturuyor zaman gibi hissediyorum bugünlerde.

Bu ay Ocak ayına göre daha az zaman ayırabildim okumak için. Yine geçtiğimiz aya göre daha endişeli günler geçirdim. Gelecek kaygım daha yoğundu. Çalışmalarıma biraz daha hız verdim. Ve bir de bir oyuna dadandım, eski farmville günlerime geri döndüm :) Zamanımı aldığını kabul ediyorum ama bugünlerde yeterince dolu olan kafamı onunla dinlendiriyorum.

40 kitap hedefim devam ediyor. Muhtemelen yıl sonunda buna ulaşmış olacağım. 

Şubat ayını 5 kitapla kapattım. Böylelikle yıllık toplamda 12 kitaba gelmiş oldum.

Totalde 987 sayfa okudum. 

Bunun için 12 saat zaman ayırdım. 

Yine de verimli bir ay olduğunu düşünüyorum. Okuduğum 5 kitaptan 3ünün incelemesi blogda mevcut. Diğer ikisininki önümüzdeki hafta eklenmiş olacak. 

Umarım Mart ayı okumaya daha fazla vakit ayırabildiğim bir ay olur. 

Herkese sağlık, huzur ve kitap dolu günler.

Selin.

25 Şubat 2021 Perşembe

Kaza Süsü - Sunay Akın

 

Sunay Akın, hayatımda okumaktan en çok hoşlandığım yazarların başında geliyor. Kendisini bir kitap fuarında söyleşi yaparken çok kısa süreliğine tesadüfen dinleme fırsatı bularak tanıdım, sonra tüm söyleşilerini internet üzerinden takip etmeye çalıştım. Çalıştığım kurumun etkinliğinde 2 saat canlı olarak dinledim ve hayranlığım çok daha arttı. 

Her cümlesinde kendime bilmediğim bir şeyler kattığımı hissettim, vizyonumu genişlettiğini fark ettim. Çocuk olmak, çocukluğun yetişkinlik üzerindeki etkileri üzerine fikirleri, yalnızca henüz ziyaret edemediğim Oyuncak Müzesi bile başlı başına onu çok önemli ve kıymetli kılıyor gözümde.

Söylemlerini, insanı hiç sıkmayan, konudan konuya hiç takılmadan bağlayan anlatımlarını çok sevmenin yanı sıra kitaplarından da çok keyif aldım. Bugüne kadar okuduklarım hep deneme türündeydi. Bu defa şiir kitabını okumuş olmaktan çok keyif aldım. Kısa kısa şiirlerden oluşan 55 sayfalık kısacık kitabın içinden öyle cümleler çıktı ki, 500 sayfaya bedeldi. Kitabı bitirdikten sonra kitaplığıma kaldıramadım çünkü elimin altında dursun, ara sıra ortasından bir sayfa açıp bir şiir okuyayım istiyorum. 

Alın, okuyun, okutun.

Altı Çizili Cümleler

- Kutsal kitaplarda
aramam boşuna 
bir işaret
bilirim ki kuşların 
silah sesinden 
ürkmediği gün 
kopacak kıyamet.

- İki çocuk
rahatlıkla oturduğumuz 
kapının eşiğine 
kendi başıma zor sığıyorum bugün
büyüdükçe insan 
yalnız mı kalıyor ne?

- Meydanlar ki gamzelerindir İstanbul
bak, göreceksin; 
bir mayıs gününde tutuşacağız el ele
ve sen bizlere yeniden
gülümseyeceksin!


19 Şubat 2021 Cuma

Yazamadığım Romanın Öyküsü - Yiğit Okur


Yazamadığım Romanın Öyküsü. Bir gazete haberinden ilham alınarak başlandığı ifade ediliyor. Bu gazete haberi kitabı oluşturan üç bölümden birinin adı. Diğer bölümler Margörit ve Beklenmeyen Bir Rastlantı.

Gazete haberi kahramanımızın dikkatini şu şekilde çekiyor: Bâle şehrinin hayvanat bahçesindeki eşeğe cinsel tecavüzde bulunan Türk işçi beraat etti. Yargıç, eşekle cinsel ilişkiye girmek sanığın örf ve adetinde olduğu gerekçesiyle beraatine karar verdi.

Kitabın bundan sonraki bölümlerinde kahramanımız habere konu olan Türk işçiyle bir vesileyle bir araya gelip kendini onu kollarken, ona sahip çıkarken sonrasında ise akıbetini öğrenmeye çabalarken buluyor. 

Bazı bölümlerde anı yaşamak, geçmişi geçmişte bırakmak gibi sorgulamalar mevcutken, bazı bölümlerinde ise yargıcın örf ve adete dayandırarak verdiği berraat kararına ilişkin sorular soruluyor. 

Türk örf adetleri, Avrupa Birliği ile olan ilgisi üzerine ufak tespitler de mevcut. 
Kısa, yalın bir dille yazılmış, çokça dialoga yer verilmiş, kolay okunur bir kitap.
Yiğit Okur'un okuduğum ilk eseri. Diğerlerini de okuma hevesi uyandırdığını söyleyebilirim. Herkese keyifli okumalar.   

Altı Çizili Cümleler

- Hayal gücümüz asla masum değildir.

- Roman gerçek değildir ki, bir izdüşümdür. Gerçek olsa belgesel olur, belgesel de roman değildir. 

- Bakışta söz yoktur. Kaldı ki, sözcükler ne kadar yetersiz, cılız, hastalıklıdır. Anlatanla dinleyenin, yazanla okuyanın aynı titreşim içinde oldukları anlar ne kadar enderdir. Oysa bir bakış, tek bir bakış... Sözsüz, sözcüksüz...

17 Şubat 2021 Çarşamba

Eşyanın Tabiatı - Mark Miodownik

Eşyanın Tabiatı, aşağıdaki "Pek çok bakımdan alelade bir fotoğraf" açıklamasıyla 5. sayfasında yer edinmiş fotoğrafla başlıyor. Yazar dairesinin terasında çay içerken çekilmiş gerçekten sıradan bir fotoğraf. Özelliği ve kitapta yer almasının sebebi şu ki, fotoğrafta yer alan 10 adet malzeme hitabın ana konusunu oluşturuyor. 

Üstüne dünya kurduğumuz malzemelerin olağanüstü öyküleri. Çelik, kağıt, beton, çikolata, plastik, cam, porselen kitapta yer verilen malzemelerden bazıları. 

Kitap anlattığı malzemelerden ötürü teknik bilgiyle dolu sıkıcı bir kitapmış gibi hissettirse de, okumaya başladığınızda hiç de öyle olmadığını görüyorsunuz. Çok fazla görsellikten, resimlerden faydalanılmış olması malzemenin kolay tanınmasını sağlıyor. Bunun yanısıra bilimsel bilgilere daha az yer verilirken, her bir malzeme mutlaka yazarın kendi yaşamında onu ilk fark ettiği, ya da onunla ilgili ilk ilginç bilgiyi öğrendiği andan anlatılmaya başlanıyor. 

Her malzeme ile ilgili çok ilginç bilgiler var kitapta. Örneğin kırık çıkıkların tedavi sürecinde alçının içerisine sağlamlığı artırması için sargı bezi konarak uygulanması Türkler tarafından bulunmuş bir teknikmiş. 

Çikolata'nın kelime anlamı "acı su" demek imiş. 

Plastik fildişi bilardo toplarının üretiminin yüksek maliyetli olması sebebiyle kullanılmaya daha doğrusu denenmeye başlamış. 

Romalılardan önce pencerelere cam konmaz, adına da rüzgar gözü (wind eye) denirmiş. 

Elmas ve kurlun kalem ucu atom dizilimleri farklı olan aynı iki maddeymiş. 

Kitap kokusu aslında çürük kokusuymuş.

Bu ve bunun gibi başka bir çok ilginç bilgiyi okumak çok keyifliydi. Edebiyata, romanlara biraz ara vermek isteyenlere tavsiyemdir. 

Herkese keyifli okumalar.

Altı Çizili Cümleler 

- Kitaplar, toplu halde bakılınca bir kütüphaneden daha fazlasını ifade eder, kimliğimizi tanımlar.

- Kalitesiz beton, saatli bombadır ve dünyanın dört bir yanına dağılmıştır. 

- Bir nesneyi gizledikten sonra ortaya çıkararak, alma verme eylemini bir ritüel haline getiren ve o nesneyi bir armağana dönüştüren, kağıttır.

- "Elmaslar ölümsüzdür" sloganını uydurarak, tektaş nişan yüzüklerinin ebedi aşkın yegane gerçek ifadesi olduğu fikrini icat ettiler. 



13 Şubat 2021 Cumartesi

Son - Ayşe Kulin

Bir Ayşe Kulin kitabı daha. 

Aslında Kanadı Kırık Kuşlar ve Kördüğüm kitaplarının devamı ancak tek başına da güzel, akıcı, insanı saran bir hikaye.

Kitabın en başında ana kahraman veya anlatıcı olarak düşünülen karakterin sonunu okuyunca o kitabı daha hızlı bitirdiğimi fark ettim bu kitapla. Daha çekici olduğunu düşünüyorum ve bende daha fazla merak uyandırıyor.

Bu kitapta hikaye Derya'nın anlatmasıyla başlayıp tesadüfen tanıştığı Esra, eşi Hakan, babasının evinde çalışan İbo ve Nebahat, komiser Vural ve diğer karakterlerin kendi ağızlarından anlatımıyla devam ediyor. Bu tarzda anlatımı karakterlerin kendi bakış açılarından dinlediğimi hissettirdiği için daha çok seviyorum. Hem de zekice bölümlendirilmiş olması kitabı daha kolay okunur kılıyor. 

İki kadın, Derya ve Esra'nın hikayelerini ben çok sevdim.

Biri evli ve çocuklu, diğeri bekar bu iki kadının dik duruşlarını, toplum içinde yer edinmeye çalışırken radikal kararlar alma çabalarını takdir ettim. 

Tesadüfler sonucu çok kısa süreyle bir arada kalmış fakat özellikle birinin hayatının kalan bölümünde bu tanışmanın izlerini hep taşıyacağı hikayeyi çok severek okudum.

Tavsiye ediyorum.

Herkese keyifli okumalar.

Altı Çizili Cümleler 

- Denize doğru akarken, birbirine karışan nehirler gibi... Ben seni hiç unutmayacağım, sen beni hiç hatırlamayacaksın.

- Geleceği göremeyen çoğu yaşıtım gibi, ben de gergin ve çaresizdim. Boşuna dememişler, coğrafya kaderdir diye. Sadece kader mi, kederdi de!

- Gerçek hep kocaman bir keşke oluyor.

- Beni hiç düşünme... Hayat bana her koşula uymayı öğretti.